Gösteri toplumunun bir uzantısı olan galeri ve müze mekanının varlığını ve sürekliliğini bugün birçok açıdan tartışıyoruz. Sergileme biçimlerini standardize eden ve ayrışmaya, özgünleşmeye mesafeli bakan mekan; aynı zamanda yaratıcı edimi de sınırlayabiliyor. Yaratıcı alanlarda sergileme konusu, bizi, modernizmin travması olarak yine galeri ve müzeye sürüklüyor.
Bu sene Collective Çukurcuma küratörlüğünde üçüncüsü düzenlenen Red Bull Art Around, sergiyi kent içerisinde kurgulamak üzerine farklı bir deneyim yarattı. 4-20 Mayıs 2018 tarihleri arasında Arnavutköy’ün farklı sokaklarınının ve mekânlarının birer sergi ve deneyim alanına dönüştüğü etkinlik, aynı zamanda sanatı herkesin erişimine açık bir platformda sunmak açsından demokratik ve paylaşımcı bir zemine oturuyor. Sokağı paylaşan birçok farklı aktör aynı zamanda farklı profillerle etkileşebileceği bir alan yakalıyor.
Sanatın resim, illüstrasyon, heykel, yerleştirme, dijital medya gibi farklı disiplinlerinden özenli bir seçkiyi Arnavutköy'ün tarihi ve kültürel dokusunda bizlere sunan küratöryel ekip, bizi mekan ve sanat arasındaki ilişki üzerine bir kez daha düşünmeye motive ediyor.
Ali Emir Tapan'ın Depo'daki izleyiciyi merkezine alan performansı, güncel bir tema olan sanal karakterleri(mizi) ve bu karakterleri nasıl deneyimlediğimizi yalın ve güçlü bir şekilde gösteriyor. İçeriye giren kişi, telefonunu dışarıda bırakarak, onu izleyen ve onun hakkında whats app üzerinden mesajlaşan kişilerin etkileşimine malzeme oluyor. Denek diye adlandırabileceğimiz bu kişi korumasız çünkü sanal dünyada onu o yapan akıllı telefonu yok. Tek yapabileceği ona verilen internet adresinden onu izleyen kişilerin hakkında neler yazdıklarını okuyabilmek. Belki de bu sanat işi bize sanal karakterlerimizin nasıl kontrolden çıkıp farklı kişiler üzerinde ne etkiler yaratabileceği ve genel olarak zihinsel bir kirliliğe neden olabileceğini gösteriyor. Halka açık mekanlarda ve demokratik bir yaklaşımla kurgulanan kültürel aktivitelerin çokça karşımıza çıkması dileğiyle.