Geçtiğimiz Mayıs ayında Miami Design District’te sergilenen, sosyal farkındalık yaratmak amacı ile tasarlanan bir deneyim olan Rote üzerine Hande Oney, Salih Aksu ve Zeynep Arolat ile konuştuk.
Son zamanlarda genç kolektiflerin uretimlerini yaratici alanlarda motive edici bir dinamik olarak gozlemliyoruz. Sizin bir araya geliş süreciniz nasıl oldu? Günümüz koşulları etrafında üretimde ortaklık temasını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Meslektaşım Hande ile mimarlık eğitimimiz boyunca beraberdik. Bu nedenle projenin çıkış noktasını oluşturan mekansal algılarımız, mimari eğitimimiz sürecinde ortak şekillendi. Okulu bitirip Türkiye'ye geri döndüğünden beri de, uzaktan da olsa, yaptığımız beyin fırtınaları ve gelecek planlarımız ile hep bir arada kaldık.
Salih ile ise, 2 sene önce Brooklyn'e taşınmasıyla beraber çok iyi bir dostluk, aynı zamanda da bir iş ortaklığı kurduk. İşin ütopik ve fikirsel boyutundan sonra, bu fikri hayata geçirmemiz için ihtiyacımız olan teknik kişi tam da kendisiydi! Bugün geldiğimiz teknoloji çağında birbirimize ulaşmak ve ortak çalışmak için aynı şehirde olmaya gerek bile yok. Ortaklık teması son dönemlerde, özellikle kolektif çalışmalarla daha da artıyor. Bizde ayni fikir/ideal için buluştuğumuz ama farklı güçlere ve eğilimlere sahip olduğumuz için projeyi bütünsel ele alabiliyoruz.
Tekerrür; veriyi ve dijital teknolojileri bir arada tutan ve mimari bir biçimle ürünleşen inter-disipliner bir çalışma. Farklı disiplinleri ifade aracı olarak kullanırken nasıl bir fikirsel süreçten geçtiniz?
ROTE tamamen mimarlık eğitimimizin en başında bize aktarılmaya çalışılan mekânsal algımız üzerinden doğdu. Yani herhangi bir fiziksel boyutun ya da mekanın, her zaman insan vucüdu ile ilişki içinde olduğu, hatta insan var olmadan o mekanın da var olmadığı ve mekanı ancak içinde bulunduğumuz ve yarattığımız bu proporsiyon ve ölçek ile algılayabildiğimiz fikrinden yola çıktı. ROTE, fiziksel mekandaki insan yoğunluğunu, mekanda var olan başka bir fiziksel form (The Elastika) üzerine yansıtarak zaman, mekan, ölçek ve zaman oyunu yaratmayı amaçlıyor. Fikirsel sürecimizin bu ilk aşamasının üzerine, işin bir sosyal boyutu olması da bizim için ayrıca önemliydi. Bu nedenle ROTE, algılarımızı flulaştırırken, aynı zamanda bir uyarıcı görevi görüyor. Daha önceden eşleştirdiğimiz rakamlar ve sosyal gerçekler, mekandaki insan sayısı o rakama ulaştığında, The Elastika üzerinde beliriyor ve bir süre sonra insan yoğunluğu ile eşleşen animasyon devam ediyor. Böylece, devamlı kalabalığın artmasıyla ortaya çıkan istatistikler, ROTE’u sosyal farkındalık yaratan bir mekanizmaya dönüştürüyor. Bu da aynı ziyaretçilerimize, günlük yaşantımızda üzerine düşünmediğimiz ama aslında her an sayısı artan sosyal ve toplumsal problemlerimizin ölçeğini sorgulatmayı hedefliyor.
Kendini dijital mecra ile ifade eden Tekerrür’ün var olması, aslında insan davranışları üzerinden kaynaklanıyor. Bu durum; Tekerrür ve içinde yer aldığı yapı ve çevre ile nasıl ilişki kuruyor?
ROTE, içinde bulunduğu mekana adapte olabilen, yani aslında mekana göre özel uyarlanan bir deneyim olmayı amaçlıyor. İlk ROTE’un içinde bulunduğu The Moore Building, 1921 yılında inşa edilmiş. Geleneksel mimari proporsiyonları ile korunan tarihsel yapının tam ortasındaki avluda, kendi zamanının teknolojilerini yansıtan ve 2005 yılında Zaha Hadid tarafından eklenen The Elastika yer alıyor. ROTEFORRAW ise, 3 gün boyunca bu eseri ışık ve hareket ile aktive etme üzerine tasarlandı. Mekana gelen insan varlığı ve yoğunluğu ile devamlı güncellenen The Elastika, ROTE’u görsel ve sosyal bir deneyime dönüştürdü.
Proje; toplumdaki kadın/cinsiyet eşitsizliği ile doğan sosyal bozukluklara nasıl ithaf ediyor ve nasıl etkileşim kuruyor?
Günümüz toplumunda, kıta-yer farketmeksizin, sosyal eşitsizlikler olarak gruplandırabileceğimiz bozukluklar - hatta bazı toplumlarda problem olarak görülmeyen – aslında günlük yaşam kalitemizi ve toplum algımızı olumsuz etkiliyor. ROTE, bu bağlamdaki uyarıcı özelliği ile bu problemlerin ölçeğine, mekandaki insan yoğunluğu ile devamlı etkileşerek dikkat çekmeye çalışıyor. İlk ROTE, ağırlıklı olarak kadınlar ve çocuklar istatistiklerine yer verirken, üzerine yansıttığımız eserin Zaha Hadid tarafından tasarlanmış olması da tabii ki bizim için ayrıca özel ve önemliydi.
Bu sosyal bağlam ve aynı zamanda projenin adapte olabilir olması onu daha sürekli kılacak mı?
Evet. Bu bağlamda ROTE sürekli gelişen, güncellenen ve uyarlanabilir bir eser olarak farklı yerleri gezmeyi hedefliyor. Gündemde olan ve değişmesi gereken cinsiyet eşitsizliği ve ilişkili toplumsal konuları yansıtarak, farklı kültürdeki insanların etkileşimi ile yeni yerlerde doğmayı amaçlıyor.
Tekerrür;The Moore Building ile nasıl bir diyalog kurdu sizce? Mekanın referansları çalışmanıza nasıl yansıdı? Çalışmanız mekanı nasıl değiştirdi?
ROTE’un devamlı mekanik olarak çalışabilmesi için gereken en temel unsur insan aslında. Dolayısıyla 3 gün boyunca, insanlar mekana gelmeye başladıkça ve kalabalık arttıkça The Elastika üzerine yansıyan animasyonun yoğunluğu da sürekli değişti. Böylece mekandaki insanlar içinde bulundukları yapıdaki değişimi gerçek zamanlı gözlemleme fırsatı buldular. Belirli bir sayıya ulaşıldığında eş zamanlı yansıyan sosyal veriler de, orada olanların bu işin bir parçası olduğunu algılamasını sağladı. Bu interaktif deneyim, ziyaretçiler için de oldukça değişik oldu.
Sonbaharda Avrupa’da hayata geçirmeyi planladığınız projede neler göreceğiz?
Gelecek ROTE’un tüm detaylarına çalışmaya başladık. Avrupa’da yine Zaha Hadid’in eserlerinden biri ile etkileşime geçmeyi hedeflediğini söyleyebiliriz.
Cagdas mimarlik/tasarim/sanat sahnesinde sizce one cikan tartismalar/basliklar neler?
Mimarlık, tasarım ve sanat, bulunduğu zamana göre her zaman evrildi. Bugün bulunduğumuz zamanın teknolojik şartları ile artık zamanında akla gelmeyen şeyler mümkün. Dijital çağ ile beraber ortaya çıkan Artificial Intelligence, VR gibi yeni teknolojiler insan vücudunu fiziksel mekanın dışına çıkarıyor mesela, ve mimarlık, dijital sanat ve hatta emlak gibi bir çok sektörü geliştirebileceği kesin. Ama ortaya çıkan herhangi bir eserin günümüz sosyal konularına değiniyor olması bence kaçınılmaz bir konu. Yıllar boyunca sisteme oturtulmuş normlar ancak eleştirisel ve yapıcı bir bakış açısı ile, farkındalık yaratmayı hedefleyen eserler sonucunda değişebilir.