In-Between Tasarım Platformu Spotlight + Podcast serisi yeni sezonunda United Colors of Benetton işbirliği ile yaratıcı genç profillerle birbirimize ve dünyamıza daha iyi davranmanın yollarını arıyor. Spotlight X Benetton işbirliği kapsamındaki onuncu konuğumuz ‘Neşe’ teması kapsamında Paper Street Co. markasının kurucuları Zeynep ve İpek Özbay.
Sizi tanıyalım
Zeynep: Üniversitede Kanada ve İtalya’da okudum. Mühendislik eğitimiyle başlayıp en sonunda Roma’da film ve dijital medya eğitimi aldım. İstanbul’a döndüğümde bir süre reklam prodüksiyonunda çalıştım. Paper Street’i kurunca tüm odağımı buraya çevirdim.
İpek: Ben de Koç Üniversitesi İşletme Bölümü’nü bitirdim. Sonra reklam sektöründe çalışmaya başladım. Görsel işlerle uğraşma hevesim hep vardı. Üniversitede aldığım bir girişimcilik dersinden sonra kendi start-up şirketimi kurmayı hayal etmeye başlamıştım. Kendim bir şey yapacak olsam ne yaparım diye düşünüyordum. Paper Street’i kurma fikri yavaş yavaş oluşmaya başlamıştı. Daha sonra Paper Street’in açtığı kapılar dolayısıyla kültür ve sanat endüstrilerinde ne yapabilirim diyerek bu alanda yüksek lisans yaptım.
Paper Street Co. markasının ilk ürünleri nasıl ortaya çıktı? Markayı nasıl kurdunuz?
İ: Zeynep Avrupa’da yaşarken birbirimize çok fazla kartpostal gönderiyorduk. Ve gittiğimiz yerlerden hep kartpostal topluyorduk.
Z: Gezi olayları sırasında insanların Gezi’ye kartpostal gönderebilmesi fikri çıktı ortaya. Sonrasında bunu orada yapamadık ama insanların birbirine kartpostal gönderebileceği bir platform olma fikri aklımızda kaldı.
İ: Sonra Koç Üniversitesi’nde bir kuluçka merkezine başvurduk. Kworks’e girdikten sonra bu işin sadece kartpostalla olmayacağını anladık ve iş doğası gereği kağıt ve kağıt ürünlerine dönüştü. İlk iki sene bambaşka bir iş yapıyorduk. Online kartpostal ve kağıt ürünlerinin gönderildiği bir platform kurmuştuk. 2018’den sonra şu anki haline geldi markamız.
Farklı tasarımcılar ve sanatçılar ile iş birliği yapıyorsunuz. Burada süreç nasıl işliyor?
Z: İlk kartpostalları yaptığımızda bile farklı sanatçılarla çalışmaya başlamıştık. Bir kısmını ben tasarlamıştım bir kısmı için de arkadaşlarımızdan illüstrasyonlar istemiştik. Sonrasında iş birlikleri üzerinden çalışmaya hep devam ettik.
İ: Paper Street’in ortasında bir sanatçı komünitesi var. Ve bu topluluk ile son kullanıcıya ulaşan ürünler çıkarıyoruz. Bir de aynı işi kurumsal şirketler, kültür sanat kurumları ve çeşitli teknoloji şirketleri için yapıyoruz. Her zaman bir iş birliği mantığında çalışıyoruz.
Kartpostal, defter ve ajanda gibi ürünlerin yanı sıra sanatçı kitapları da tasarlıyor ve yayınlıyorsunuz. Yayın evine dönüşme fikri nasıl ortaya çıktı?
Z: Yayın evine dönüşme fikri tam olarak ‘Tell Me Your Story’ projesiyle ortaya çıktı. Biz daha önce de sanatçı kitabı yaptık ve çok seviyoruz sanatçı kitaplarını. ‘Tell Me Your Story’ kitabıyla resmi bir yayın evi olmayı ve yılda bir iki kitap çıkarabilmeyi istedik.
İ: Sanatçı kitaplarına bir alan açma sebebimiz; Türkiye’de çok fazla ne olduğu veya ne olabileceğinin pek fazla tartışılmamasıydı. Burada hem sanatçının ürettiği basılı bir materyali arşivlemek hem de bir sanat eseri gibi yaklaşmak önemli bizim için.
Yakın zamanda lansmanını yaptığınız Tell Me Your Story kitabı Türkiye’den ve İsrail’den farklı sanatçıların çocukluk hikayelerini içeriyor. Bu kitabın oluşum sürecinden bahseder misiniz?
İ: Tel Aviv’den Gnat Micro Press, Türkiye’deki İsrail Kültür Ataşesi ve biz çok uzun süre online görüşmeler yaptık. Basılı bir mecra etrafında bir proje yapacağımızı biliyorduk ve bunun bir kitap olmasını istediğimizden emindik.
Z: Projenin başlangıç noktası iki ülkenin sanatçılarını bir araya getirmek ve bir diyalog kurmaktı.
İ: Bunun üzerinden düşünürken çocukluk hikayeleri fikri ortaya çıktı ve çok içimize sindi. Sanatçıları seçmek ve kürasyon kısmında epey vakit harcadık. Uzunca bir listeyi daralttıktan sonra sanatçıları eşleştirmeye başladık. Çok ilginç eşleşmeler olduğunu gördük sonradan. Bazı eşler hiç birbirilerini tanımadan benzer bir yerden birbirilerinin hikayelerini görüp resmettiler.
Kitap nerelerde satılıyor?
İ: Web sitemizde satışı var. Yeniköy Kitapçısı, Minoa, Odunpazarı Modern Müzesi ve Sabancı Müzesinden satın alınabilir.
Sizin bir çocukluk hikayenizi dinleyebilir miyiz?
İ: Benim aklıma dedemle ilgili hikayeler geliyor. İlkokuldayken servisten her indiğimde dedem beni alırdı ve pastaneye giderdik. Pastaneden bana şemsiye çikolata alırdı. Eve gitmek demek benim için o şemsiye çikolatayı yemek demekti. Bir gün servisten indim ve dedem yoktu. Ne yapacağımı şaşırıp pastaneye gittim. Orada çalışan kadın beni görüp bana şemsiye çikolata vermişti.
Z: Küçükken ailemle yaşadığımız apartmanın karşı apartmanında babaannem ve dedem yaşıyordu. Bir gün annem bana yemek yedirmeye çalışırken ona sinirlenmiştim ve evden kaçacağım deyip kitabımı alıp babaannemlere gitmiştim. O gece orada kalıp ertesi gün eve dönmüştüm.
Birbirimize ve dünyamıza daha iyi davranmak için önerileriniz neler?
Z: Yazmak diyebilirim. Yazmanın önemine inanıyoruz. Yazmanın insanları daha iyi insanlara dönüştürdüğüne de inanıyoruz. Kalemi alıp kağıda anlamsızca da olsa yazmanın çok faydası var. Uzun süre yazdıkça insan kendini daha iyi tanımaya başlıyor. O şekilde de daha iyi, daha yaratıcı, daha kendini bilen ve daha anlayışlı insanlara dönüştüğümüze inanıyorum.
İ: Bu işi yapıyor olmamızın arkasında da insanların kağıtla olan ilişkisini kuvvetlendirebilmek var. Bunun dışında doğaya ve insanlığa önem veriyoruz. O yüzden üretimlerimizi de adaletli bir şekilde yapmaya çabalıyoruz. Ekolojik materyaller kullanmak ve orman dostu ürünler yapmak temel bir ilke bizim için.
Instagram’dan hakkınızda merak edilen soruları topladık:
İki kardeşin beraber çalışmasının artıları eksileri neler?
İ: Bence biz bu işi iki kardeş olarak yapmıyor olsaydık bu iş devam edemezdi. Birbirine karşı tolerans seviyen o kadar yüksek oluyor ki ne olursa olsun devam edebilme gücün oluyor. Eksisi de bence birbirinin toleransını suistimal edebilme ihtimali oluyor.
Z: Benzer şekilde, birbirimize rahat alanlar açıyoruz. Kötü hissediyorsak dinlenmek için gereken alanı birbirimize verebiliyoruz.
Yurtdışında ürünlerinizi bulabilir miyiz?
Z: Bu bizim yıllardır en çok yapmayı istediğimiz şeylerden bir tanesi.
İ: Berlin’de Souq’ta satılıyor ama büyük miktarlarda satış yaptığımız bir yer yok henüz.
Z: Yurt dışından sipariş vermek isteyenler Souq ve Hipicon’un web sitelerinden verebilirler.
Yeniden bir mağaza açmayı düşünüyor musunuz?
Z: Yakın gelecek için düşünmüyoruz.
İ: Belki pop-up bir şey yapabiliriz.
Teşekkürler.
Podcast & Röportaj: Özge Adanır