Paris merkezli iç mimarlık stüdyosu Liaigre, global ölçekte geliştirdiği iç mekan tasarımlarıyla biliniyor. Christian Liaigre tarafından 1985 yılında kurulan stüdyo, zarif ve yalın bir tasarım yaklaşımı benimsiyor. Tasarımlarında minimalist bir çizgi, doğal malzemelerin kullanımı ve yalın formlar dikkat çekiyor. Temiz ve ferah mekanlar yaratmayı ön planda tutarak, ev sakinlerinin ihtiyaçları ve zevkleri doğrultusunda özgün ve ayrışan mekanlar geliştiriyor. Zanaatkarlar tarafından üretilen özel tasarımlar, yaşam alanlarında malzemeleri ön plana çıkaran rafine mekan algısını güçlendiriyor.
Calvin Klein, Karl Lagerfeld gibi ünlü isimlerin evlerini tasarlayan Christian Liaigre’dan sonra stüdyo, uzun yıllardır birlikte çalıştığı Frauke Meyer’e devredildi. Liaigre, bugün Meyer önderliğinde çağdaş ve sofistike mekan tasarımlarını sürdürüyor.
Markanın değerlerinin yenilikçi bir tavırda sürdürüldüğü Liaigre tarafından geliştirilen yaşam alanlarından bir seçkiyi sizler için derledik.
1950’lerde inşa edilmiş dağ evi benzeri bir binanın restore edilmesiyle geliştirilen The House, İsviçre’de bulunuyor. Ev sahiplerinin doğa ve spora olan tutkularından yola çıkılarak tasarlanan ev, ‘’sığınak’’ kavramının yalınlığını benimsiyor. Sığınak yaklaşımını üst düzey bir konforla yansıtan tasarımda, ahşap, taş, eskitilmiş metal gibi malzemeler görsel ve dokunsal kontrastlar yaratıyor. Malzeme ve renk paletinde bulunduğu bağlamdan ilham alan ev, zamansız tasarım yaklaşımıyla yenilikçi bir deneyim sunuyor.
Tasarım stüdyosunun Hindistan’ın başkenti olan New Delhi’de geliştirdiği proje, alışılmış saray tipolojisini yeniden yorumluyor. Yerel gelenekleri ve Hindistan’ın kültürel değerlerini modern dünyayla harmanlayan projede Carrara mermeri ve meşe ağacının ipekle yarattığı uyum, çağdaş bir yaşam alanı sunuyor.
Münih’te konumlanan villa tasarımı, her detayında karşımıza çıkan mermer kullanımıyla ön plana çıkarıyor. İlhamını Milano’da bulunan Villa Necchi’den alan proje, iç mimarisi ve mobilya tasarımlarıyla 20.yüzyılın başlarında tasarlanan malikanelere atıfta bulunuyor. Rafine bir atmosfer yaratan yapının cephesi koyu renkli mermerden oluşturulmuş. Liaigre, villanın cephesiyle uyum sağlamak üzere iç mekanın her alanında aynı mermer malzemeyi kullanmış ve banyolarda yeşil oniks taşını tercih etmiş. Böylece projede dış ve iç mekanlar arasında dinamik bir harmoni sağlanıyor. Hollandalı mimarlık ofisi Powerhouse Company ile işbirliğinde geliştirilen proje, Güney Almanya kültürünü çağdaş bir şekilde yeniden yorumluyor.
Bir ana ev, bir spa, iki konuk evi ve bir çay evinden oluşan kompleks, Fuji Dağı’na bakan bir alanda konumlanıyor. Mimar Kengo Kuma ile işbirliğinde geliştirilen proje, geleneksel Japon evlerinin öğelerini modern bir çizgiyle yeniden yorumluyor. Taşın ve suyun yarattığı dingin atmosferin mekanın her alanında sürdürüldüğü projede, Japon kaligrafisi olan Shodo’dan alınmış renk paleti dikkat çekiyor. Beyaz duvarlar ve siyah ahşaptan geliştirilen mobilyalar, oluşturulması istenen atmosferi destekliyor. Japon kültürünün Liaigre tasarım yaklaşımıyla harmanlandığı proje, ev sakinlerine sofistike bir deneyim sunuyor.