Deneysel konut tasarımından ürün tasarımına kadar farklı ölçeklerde çalışan, Architectural Digest ve Wallpaper gibi platformlarda ödüllere layık görülen iç mimar Kelly Wearstler’ın oluşturduğu Gallery koleksiyonu, dünyanın dört bir yanından sekiz farklı tasarımcı ve sanatçı işbirliğiyle yeni bir ürün koleksiyonuna imza atarak büyüyor.
Beverly Hills'den Karayipler'e kadar uluslararası büyük konutlarda ve lüks otellerde kendini gösteren görkemli iç mekanların tasarımcısı Kelly Wearstler; mobilya, aydınlatma, kilim, kumaş ve obje gibi farklı ölçeklerde tasarım koleksiyonlarına imza atıyor. Materyal, renk ve forma olan ilgisiyle çağdaşla gelenekseli, grafik ile sezgilerini bir araya getirmeyi başaran Kelly Wearstler’in yarattığı dünyalarının özü; mekan tasarımlarında olduğu kadar biçim ve işlev arasındaki çizgiyi bulanıklaştıran kışkırtıcı ve çoğu zaman türünün tek örneği obje seçimlerinde de fark ediliyor.
Farklılıkları ve özgünlükleri bir araya getirme yeteneğini, çevrimiçi olarak kurduğu galerisine de yansıtan Wearstler; Gallery ile dünyanın dört bir yanından farklı disiplinlerden gelen tasarımcı ve sanatçılarla bir araya geliyor. Seslerini yükseltmek için ne kadar istekli olduklarını ortaya koyarak sekiz yeni tasarım koleksiyonu ile bir buluşma noktası yaratıyor.
Multi-disipliner sanatçı Amelia Briggs, geri kazanılmış malzemeler kullanarak tasarladığı ayna koleksiyonunda soyut bir aşinalık duygusu yaratmayı hedefliyor. Geri kazanılmış kumaşlar ve şekillendirilmiş paneller kullanılarak ortaya çıkan ‘Off The Wall’, geleneksel aynayı nostaljik çocukluk nesnelerini anımsatan heykel sanatına dönüştürüyor. Yumuşak dokulu bir yüzeye sahip olması ve metalik renk seçimleriyle dikkat çeken üç parçadan oluşan koleksiyon; yer bulduğu her iç mekanda eğlenceli ama sofistike bir atmosfer yaratıyor.
Eğlenceli ekstrüzyonları ile tanınan Hollandalı seramik sanatçısı Dirk van der Kooij heykel gibi yükselen tasarımlar ortaya koyuyor. Heykelsi bir tavırla işlevselliği harmanlayan tasarımlar, geri dönüştürülmüş plastikten yapılıyor. ‘Satellite Lamp’ isimli aydınlatma modülü sakin bir ışık yayarak bulunduğu mekanda zeminden ya da masadan sakin bir ışık yayarak cesurca ayakta duruyor.
Çalışmalarında Kore seramiklerinden etkilendiğini belirten Güney Koreli seramik sanatçısı YehRim Lee, tasarımlarında geleneksel Kore onggi işçiliği olarak bilinen eski pişirme ve el yapımı tekniğini belirgin bir biçimde kullanıyor. Doğal pişirilmiş toprak taşını soyut formlara dönüştüren Terra isimli yan sehpanın her parçası karmaşık bir pişirme sürecinden geçmesi sebebiyle birbirine benzemiyor.
Sezgisel bir yaklaşım benimseyerek ileri teknolojileri kullanan, bir deney süreci gibi farklı zanaat tekniklerini geliştiren Felix Muhrhofer, brikolaj tekniğini kullanılarak el yapımı sehpa ve masa içeren ‘Xenolith’ isimli koleksiyonu sunuyor. Dünyanın dört bir yanından temin edilen taşlarla, Terrazzo tekniğini kullanarak işlenmiş bir mozaik yüzey ve oksitlenmiş demir bir çerçeveye sahip olan tasarımların her biri malzemenin doğası gereği birbirinden farklı.
Geleneksel zanaat tekniğini, zengin malzemeler ve modern etkilerle birleştiren Hagit Pincovici’nin, malzeme seçimi ve kaliteli İtalyan işçiliğiyle ön plana çıkan ‘Growing Lamp’ isimli aydınlatma modülü, yaşadığı her alana incelik katıyor. Ham taştan ve neon ışıktan yapılan heykelsi tasarım, ışığın kayanın arasından süzüldüğü şiirsel bir anlatı öneriyor.
İsrail asıllı New York'ta yaşayan görsel sanatçı Lior Modan’ın pratiği; resim ve obje, soyutlama ve figür, jest ve gerçeküstü arasında değişkenlik gösteriyor. Gallery için ortaya koyduğu çalışması; günlük nesnelerin grafik silüetleri etrafında, bir yastığın hissine benzeyen yumuşak bir aura yaratmak için elle renklendirilmiş kadifelerin çeşitli vakum döküm yöntemleri kullanarak sıkıştırmasıyla ortaya çıkıyor.
Ebitenyefa Baralaye, doğal pişmiş toprak taş ve pres kalıplanmış kil gibi organik malzemelerle son on yılda rafine hale gelen deneysel teknikleri birleştiriyor. Tasarımın estetiği etrafında soyutlanan nesnelerin, metinlerin ve sembollerin kültürel, manevi ve maddi çevirilerini araştırıyor. Kil formların karmaşık pres modelleme süreci sayesinde, tamamen elle yapılmış, dayanıklı ve hafif formlar oluşturuyor. Baobab Vessel I ve II isimli tasarımlarıyla Afrika Baobab ağacının gövde ve uzuvlarını anımsatan heykelsi bir tasarım ortaya koyuyor.
Grace Whiteside tarafından kurulan Sticky Glass, camı özel yapan materyal özelliklerinden yola çıkarak camın doğal davranışı olan akışkanlığını kullanarak ölçeklerle oynuyor, ışığı kırıyor ve yakalıyor. Tasarladığı her parça ile yeme ve içme alışkanlıklarının sıradanlığını ortadan kaldırarak farklı bir deneyim sunmayı amaçlıyor. Wearstler ile beraber geliştirilen Buuble koleksiyonu; antik cam üfleme sanatına serbest biçimli bir yaklaşım getirerek beklenmedik bir tasarım dili oluşturuyor.
Çalışmalarını Memphis Group, Bauhaus ve Art Deco'dan üzerinden yapan Morgan Peck, tarihi mimari formlardan ilham alarak ‘Contour’ isimli bir koleksiyon çıkardı. Kahve ve ten rengi tonlarda elle sırlanmış monokrom bir kaplamaya sahip olan serideki her bir tekil parça, soyut bir heykel olarak tek başına durabiliyor ya da bir koleksiyon olarak gruplandırılarak bir çok farklı şekilde sergilenebiliyor.
Rotganzen Studio, Amerikan Pop kültürü ve İtalyan Radikal Tasarım hareketi geleneğiyle sanat ve tasarımı birleştiren Hollandalı bir sanat kolektifi. Kamusal ve özel olarak sergilenen eserler, karmaşık renk ve malzeme kullanımıyla gündelik nesnelerin bağlamını heykel sanatına dönüştürüyor. Rotganzen tarafından Kelly Wearstler için özel olarak tasarlanan Quelle Fete koleksiyonu, zarafet ve melankolik ihtişamı ile Los Angeles gece hayatını anımsatan eritilmiş cam ayna disko topu objesi ile dikkat çekiyor.