Oldukça sık duyduğumuz ‘sürdürülebilirlik’ kelimesi bizler için ne ifade ediyor ?
Sadece bir pamuk tişört yapımında yaklaşık 2700 litre su kullanılıyor ve bu bir insanın 900 günlük su tüketimine eşit; bu ve bunun gibi daha nice bilgiyi büyük ihtimalle birçoğumuz bilmiyoruz.
Moda sektörünün, petrolden sonra ikinci en büyük çevre kirleticisi olduğunu düşündüğümüzde moda endüstrisinde sürdürülebilirlik eğildiğimiz bir konu oluyor ve temelde iki ayrım karşımıza çıkıyor; ‘yavaş moda’ ve ‘hızlı moda’.
Sürekli değişen moda akımlarının ve artan tüketimin yaratmış olduğu ‘hızlı moda’ ile birlikte sektörün çevresel ve sosyal ayak izi de büyüyor. Bu akıma karşı pek çok global marka, ‘daha az satın al, iyi olanı seç ve uzun süre kullan’ diye açıklayabileceğimiz ‘yavaş moda’ ile sürdürülebilir sisteme geçerek maddi kazanç dışında hayata dair daha elzem konulara yöneliyor.
Moda sektöründeki sorunların farkında olan NOAH, tüketicileri daha fazla satın almaktansa, daha uzun süre dayanacak daha kaliteli giysiler almaya teşvik ediyor. NOAH’nın kurucularından Brendon Babenzien, ‘’ 'bilinçli' yerine 'sorumlu' kelimesini kullanmaya çalışıyoruz çünkü daha somut hissettiriyor.'' diyerek moda sektöründe 'bilinçli' tüketiciliğin uğraştıkları bir konu olduğunu vurguluyor. NOAH; iklim değişikliği, kirlilik ve çevresel atıkların okyanuslara verdiği zararlar üzerinde durarak her hafta 7 ürün çıkarmak gibi sınırlı sayıda ürün sürümleri yapıyor ve sürdürdüğü bağış çalışmalarıyla, modanın sosyal misyonları olduğunu vurguluyor.
Aimè Leon Dore, sosyal girişimleriyle küresel çevreye olumlu katkılarda bulunan bir marka. Giysilerin çoğunu, yerel üreticilerden temin ederek, tedarik zincirinde daha az adım gerçekleştiriyor, böylelikle uluslararası tedarik zincirinin oluşturduğu çevresel atıkları ortadan kaldırarak daha çevre dostu bir ürün ortaya çıkarıyor. Hızlı tüketime karşı, sezon içinde çıkardığı sınırlı ürün sürümlerini ve kapsül koleksiyonlarını en aza indirmeye çalışıyor.
Yavaş modanın önemli bir örneği olan Stoffa; ürünlerini yıllarca koleksiyonda tutuyor, böylece tüketiciler, zaten sahip oldukları kıyafetleri sürekli olarak değiştirme baskını hissetmiyorlar. Hammaddeden başlayıp üretime kadar sürdürülebilirliği göz önünde bulunduran marka, ürünlerini sipariş üzerine üreterek; fazlalığı, kalite ve bireysellikle değiştirip misyonunda vurguluyor. Son olarak 11:11 markası ile işbirliği içinde gerçekleştirdiği 6 parçalık kapsül koleksiyonunda pamuk kalıntılarını, farklı nakış ve dikiş teknikleriyle patchwork kumaşlara dönüştürerek ürünlerini bu kumaşlardan oluşturuyor.
Yavaş moda etiketlerinden biri olan 11:11; süreci, zanaatkarlarla ilişkisi, kültüre duyduğu saygı ve kullandığı hammaddelerle sürdürülebilir bir iş modeli çiziyor. Çiftçilik, dokumacılık, bitkisel boyama gibi gelenekler arasında bağ oluşturuyor ve bu yerel güçlerin sürdürülebilirliğini sağlarken etik ürünler için zemin oluşturuyor. Hintli etiket, yaklaşık 10 yıldır, hızlı modaya alternatifler getirmek için çalışmalarını sürdürüyor.