Bu sene Milano Tasarım Haftası’nda Zona Tortona’da yer alan MINI LIVING’i ziyaret etme ve deneyimleme şansı yakaladık. MINI LIVING konsepti günümüzde kentsel çevrelerde hayati önem taşıyan MEKANIN YARATICI KULLANIMI’na odaklanıyor ve bunu BUILT BY ALL teması altında; kullanıcının kentsel yaşam alanlarında tasarım sürecine dahil olduğu demokratik bir yaklaşımla gerçekleştiriyor.
Metropoller her geçen gün daha çok insanı kendine çekiyor. Bu durum, kişi başına düşen yaşam alanı hacmini düşürürken, konut fiyatları da ters orantılı bir şekilde yükseliyor. Bunu özellikle yaşadığımız kent olan İstanbul’da ve ikinci ofisimizin bulunduğu Berlin’de gözlemleyebiliyoruz. Son yıllarda kira oranları dramatik bir şekilde artış gösterdi. Bunun yanı sıra, iş modellerindeki ve kentlerdeki yoğunlaşma hızla ivme kazandıkça; yeniden kullanılmak için bekleyen terkedilmiş mekanlar ile daha çok karşılaşır olduk. Bu mekanlar özellikle genç insanları etkiliyor. MEKANIN YARATICI KULLANIMI teması da, günümüzde yaşadığımız bu fenomeni ön plana çıkarmak için daha ilişkili hale geliyor.
MINI LIVING’in Milano Tasarım Haftası’nda yer aldığı eski endüstriyel yapının U formlu avlusuna her girdiğimizde, komünitenin gücünü hissettik. Bu avlu; kullanıcı ile etkileşen dış mekan mobilyaları, sokak ile olan yakın ilişkisi ve hem sokağa, hem de FACTORY OF IDEAS ve MINI LIVING enstalasyonun yer aldığı iki odaya olan kolay erişimi sayesinde hayat doluydu.
Önce, MINI Kreatif Direktörü Oke Hauser’in tasarladığı BUILT BY YOU enstalasyonunun yer aldığı alanı ziyaret ettik. Oke Hauser, bu seneki enstalasyonun kavramsal çerçevesinin, kullancının tasarım sürecine nasıl entegre olduğuna dayalı olduğunu anlattı. MINI LIVING’in geleceğin kentlerindeki yaşam alanları tartışmasına getirdiği ana başlıklardan birkaçı; modüler olmak, daha küçük özel alanlara, ve daha büyük ortak alanlara sahip olmak, farklı ve çeşitli işlevleri bir arada bulundurmak. Bu çalışmanın ana amacı kentsel alanlarda yaşayan kişilerin yaşam kalitelerini arttırmak.
Aynı zamanda enstalasyonun mimari konsept tasarımını gerçekleştiren Studiomama’dan Nina Tolstrup bize mimari konsepti anlattı. Renk mekanda; kentsel yaşamdaki farklı fonksiyonları ayrıştıran; çok hassas ve zevkli bir şekilde kullanılmış. Sorbe tonları mekana taze ve enerjisi yüksek bir his vermiş. MINI LIVING enstalasyonunun her ünitesi kullanıcıların farklı istek ve ihtiyaçlarına adapte edilebiliyor. Enstalasyon, özel ve ortak alan kullanımı ve aynı zamanda farklı işlevleri birbirine bağlayan modüler sistemler üzerine kurgulanmış. Mimarlığın bu çağdaş yaklaşımı, kullanıcıların hem özel hem de ortak alanları deneyimleyebildiği, mobilyalara ve dekorasyona dahil olan her objeye dokunabildikleri ve tüm atmosferi yeniden hayal edebildikleri bir deneyim etrafında şekilleniyor.
MINI LIVING tarafından organize edilen ve yemek styling’ine kendi yaklaşımını getiren tasarımcı Francesca Sarti ile tanışma fırsatı yakaladığımız bir atölyeye de katldık. Bu atölye bize MINI LIVING esntalasyonunu daha kişisel ve samimi bir şekilde deneyimleme şansı verdi. Bu deneyim; ‘mekan ne kadar yaşama dair işlev ile donatılırsa, kullanıcılar da mekanla daha duygusal bağlar kurar’ fikrinin bir sağlaması oldu bizim için. Farklı alanlardan profesyonellerin katlımı ile gerçekleşen diğer atölyeler, enstalasyon içerisindeki ortak spor alanı, bahçe ve diğer özel alanlarda yer aldı.
FACTORY OF IDEAS isimli alanda, kendi MINI LIVING deneyimimizi tasarlama şansı yakaladık. Farklı renk ve formlardaki totemleri bir araya getirdiğimiz kutular, WALL OF FAME alanında komüniteyle paylaşmak için sergilendi. Kendi modelimizi oluştururken kullandığımız uzun masanın iletişime açık karakteri, diğer ziyaretçiler ya da serginin parçası haline gelen diğer yaratıcılarla deneyimlerimizi paylaştığımız bir alan haline geldi.
Bu sene BUILT BY ALL temasına odaklanan MINI LIVING enstalasyonu bize, kentlerin geleceğini insanı odağına alan bir yaklaşımla kurgulamak üzerine önemli fikirler verdi. Aynı zamanda MEKANIN YARATICI KULLANIMI teması; kent habitatında yeni çözümler geliştirmek adına yeni kurgular getirdi aklımıza. Tasarım tecrübesini deneyimin ruhu ile birleştirmek bu sene MINI LIVING’i ön plana çıkaran başlık oldu. Kentler ancak içinde yaşayan komünitenin ihtiyaçlarını, yine o kominitenin tasarım süreçlerine entegre olması durumunda karşılayabilirler. MINI’nin bu kavramsal yaşam fikri, katılımcı tasarım yaklaşımı etrafında, kendi geleceğini inşa etmesi için araçlar sağlayarak kullanııcıyı ön plana çıkarıyor.